“Kamu çalışanlarına kayıp yaşatanlar ile değil, kazanç sağlayanlar ile yoluna devam etmelidir.” ifadesi ne kadar doğru bir ifade değil mi? Bunu bir MEMUR-SEN’li söylüyor ise, bir realiteyi ortaya koymuş olur; ancak, bir başka SEN’li bunu söylüyor ise olsa olsa başarısızlık ve buna bağlı acziyetin “İTİRAFI” olur herhalde.
Bizlere kazançtan bahseden sözde konfederasyonun yetkili olduğu yılların karnesine bir bakalım isterseniz! Bizden önce yetkili olan konfederasyona bağlı sendika, 2006-2010 yılları arasında 5 kez yetkili olmuştur. Sadece eğitim özelinde aldığı kazanım sayısı kaç biliyor musunuz? Kocaman bir “0”. Devlet Personel Başkanlığı’nın Ocak 2011- Yayın No:332’ de yer alan bu gerçekle artık o “0” ı nereye götürürler bilmiyorum; ancak, zaten götürememişler ki ortada kocaman duruyor.
MEMUR-SEN’e bağlı Eğitim-Bir-Sen ise, 2 kez yetkili olduğu 2012-2013 yıllarında ise sadece eğitime özel “18” kazanıma imza atmıştır. 2013 yılında imzaladığı tarihi sözleşme ile de, Kamu İşveren Kurulu’nun ilk teklifini Öğretmenler için % 87,5, 4/C’ liler için % 233, Taban Aylık için ise tam % 75 artırmıştır. Bu toplu sözleşmede hükümetin ilk teklifinin bütçe olarak maliyeti 5 milyar TL iken, altına imza arttırdığımız toplu sözleşmenin maliyeti 8 milyar TL olmuş; böylece, kamu görevlilerine bütçeden ayrılan payı MEMUR-SEN oransal olarak % 60, tutar olarak 3 milyar TL arttırmıştır. İşte tam bu noktada, sözde konfederasyonun temsilcileri “Toplu sözleşmelerin 4’ünde de 123 TL’leri reva gördüler.” iddiasıyla feveran ederken aklıma şu sorular takılıyor. 2010 yılında kendi konfederasyon başkanları, “Hükümet taban aylığa 30 TL versin, biz bu görüşmeyi imzalayacağız.” derken, bu yöneticiler hangi konfederasyon üyesiydi, ya da o gün aldığımız brüt 175 TL, net 123 TL taban aylığa zam hafsalasına mı büyük geldi?
2015 yılına gelindiğinde ise, yine tarihi bir imza ile iki yıllık toplamda % 19,2’ lik bir zam aldık. Nöbete ücret, 450 bin eğitim çalışanı için ilave bir derece, sınav ücretlerinin % 250 artırılmasıyla adaletsizliğin giderilmesi, İLKSAN üyeliğinin ve üyelikten ayrılmanın isteğe bağlı hale getirilmesi ile dayatmanın sona erdirilmesi gibi sözde konfederasyonların hayal bile edemeyeceği kazanımların mimarı olduk. Tabi bu kazanımlar elde edilirken, “KAZANIM” yerine “RANTIM” diyenler, İLKSAN dayatmasının mahkeme kararıyla devam etmesini sağladılar.
Gelelim bağıtladığımız 4. dönem toplu sözleşmeye. Sendikacılıkta çığır açan konfederasyonumuzdan beklenti büyüktü; çünkü çıtayı çok yukarılara taşımış idik. Kamu İşveren Heyeti tarafından sunulan ilk teklifi “Bu teklif kabul edilemez.” şeklinde reddedip masadan kalkan konfederasyonumuz ilkeli bir duruş sergiledi. Kamu İşveren Heyeti’nin teklifi ikinci kez güncellemesi ile, “Müzakereye hazır, imzaya uzağız, yeni teklifler bekliyoruz.” diyerek teklifin yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade ettik. Uzun, yorucu ve uykusuz geçen saatlerin akabinde bir çözüme ulaşıldı ve MEMUR-SEN olarak iki yıllık %17,54’ lük bir kümülatif zammın altına imza attık. İmza attığımız zamma bakıldığında Kamu İşveren Heyeti’nin ilk teklifini 2018 yılı ilk altı ayı için % 33, ikinci altı ayı için % 66 arttırmasını sağladık ve böylece 2018 yılına ait kümülatif zam oranında, ilk teklife göre % 25 artış gerçekleştirdik. 2019 yılının ilk altı ayı için yapılan ilk teklifin ise % 33, ikinci altı ayı için ise % 66 arttırılmasını sağladık, böylece 2019 yılına ait kümülatif zam oranında, ilk teklife göre % 50 oranında artış gerçekleştirdik. İki yıllık kümülatif zam oranında ilk teklifte oran % 12,5 iken, imza altına aldığımız iki yıllık kümülatif artış oranı % 17,54 olmuştur. Bu şekilde kümülatif zam oranında % 40 artış sağlanmıştır. Bir başka ifadeyle siyasi irade, kamu görevlilerine iki yıl için yapılacak zam oranına ilişkin teklifini % 40 artırmıştır. % 40 oransal artışın yanı sıra, ilk teklif iki yıllık toplamda 27 milyar TL pay aktarılması anlamına geliyor iken, imza altına alınan sözleşme ile kamu görevlilerine iki yıllık toplamda 36 milyar TL daha pay aktarılmış oldu. Bu oranlar çerçevesinde (13.derecenin 1.kademesindeki bekar hizmetli arkadaşımızın) halen 2405 TL olan en düşük devlet memuru aylığı; 2019 yılı Temmuz ayında 2827 TL olacaktır. Böylece toplamda 422 TL oranında bir artış sağlanmıştır. Kazanımlarımız sadece bununla kalmamış, maaş zammına ilişkin genel artış oranı dışında, gerek genel toplu sözleşmede, gerekse hizmet kolu toplu sözleşmelerinde yer alan 258 mali, sosyal, demokratik haklara ilişkin kazanımlar elde edilmiş, bu bağlamda da toplu sözleşmelerin en yüksek kazanım rakamına imza atılmıştır.
Biz sendikacılığı Kıymetli Dava Adamı Mehmet Akif İNAN’dan miras aldık. Onun onurlu duruşu bizlere şunu öğretti; “Önce Millet, Memleket!” Biz son yaptığımız toplu sözleşmede, ondan bir önceki toplu sözleşmenin sadece 1,5 puan altına imza attık. Bugün, 15 Temmuz’dan sonraki süreç hala devam ederken, darbe ve işgallerle elde edilemeyenlerin başka hainliklerle elde edilmeye çalışıldığı bir savaş sürerken, imza atmadığımız bir masanın, imza attığımız masadan daha ağır sonuçlar doğuracağı muhtemelken, olmaz olsun öyle masa, varolsun Vatan! Bizler 5 milyon memurun ve buna bağlı olarak 20 milyon insanın, doğal olarak da tüm memleketin huzur ve ferahına en uygun adımı attık biiznillah! Biz % 20- 30 zam alıp günü kurtararak, % 100- 200 zamlarla cebimizden gidenlerin müsebbibi olmaya değil, zora ve mücadeleye ortak olmaya talibiz!
Son sözümüz 1 milyon onurlu MEMUR-SEN üyesi özelinde Kütahya’mızdaki onurlu 4250 EĞİTİM-BİR-SEN mensubuna.
“Memurun ve emeklinin ekonomik idam fermanını da imzalamışlardır” başlığıyla geçmişi unuttuğumuzu zanneden Kamu-Sen il başkanı ile karşılaşırsanız lütfen bu sayfanın bir çıktısını kendisine hediye edin. Ve deyin ki “ Sayın Başkan şu sizin yetkili olduğunuz yıllarda bize ne kazandırdınız? Eğitim-Bir-Sen 258 kazanımdan bahsediyor. Sizin bu bakımdan toplu görüşme masasından 20 tane kazandırdığınız madde söyler misiniz? Sahi toplu sözleşmeden bu güne kadar 258 kazanım elde edildi. Siz referandumda hayır diyerek Toplu Sözleşme Hakkının alınmaması için çalışmıştınız. Siz bu 258 kazanımın da karşısında durmuş olmuyor musunuz? Devlet Personel Başkanlığı’nın Ocak 2011- Yayın No:332’ de yer alan “0” kazanım sayısı sizi rahatsız etmiyor da 258 kazanım mı rahatsız ediyor? Bu nasıl ekonomik idam? Eğitim-Bir-Sen masaya binlerce sorunumuzu götürdü ve 258’i çözüm buldu. Siz kaç sorun götürdünüz, kaçı çözümlendi? Sahi siz 15 Temmuz gecesi neredeydiniz? Milliyetçiler sokakta iken sizin teşkilattan niye sokağa ve direnişe bir çağrı gelmedi? Ülkenin darbe atlatmış bir ülke olduğunu ve ekonomik gerçekleri siz görmüyor musunuz? Yoksa bir art niyet ve toplumsal savrulma oluşturma gayreti içinde misiniz?
Değerli dostlar. İradenizi baskılamaya çalışan ve size ders vermeye kalkan sözde sivil toplum temsilcilerini dert etmeyin, onlar sizi üzemez; zira onlar şu gerçeği atlasalar da biz diyoruz ki; “Biz kuruş değil, duruş sendikasıyız!”